NATO ve Erdoğan

Erdogan On Cannon


 Türkiye'nin, NATO'ya Faydasından Çok Zararı Mı Var? 


Recep Tayyip Erdoğan hükümeti NATO'nun zayıf topu. 


Görünen o ki Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, NATO'ya yeni bir amaç, önem, birlik beraberlik ve yeni bir soluk getirdi. Birisinin Recep Tayyip Erdoğan'a söylemeyi unuttuğu bir şey var. Geçen ay içinde Erdoğan, NATO genişlemesine engel oldu, Suriye'deki Amerikan destekli Kürt silahlı gruplara karşı yeni bir operasyon konusunda uyarıda bulundu ve NATO üyesi olan Yunanistan ile gerilimi alevlendirdi. Batıdaki ve Türkiye'deki bazı bilirkişiler, yine NATO ve Türkiye yolları ayırmalı mı ayırmamalı mı tartışıyorlar. Bu sefer yalnız değiller. Erdoğan ile ittifakta olan MHP lideri Devlet Bahçeli yakın bir zamanda, "NATO'yu bırakmak, bir alternatif olarak gündemde olmalı" dedi. "NATO sayesinde var olmadık NATO olmadan da yok olmayız."


Türkiye'nin Rusya ile iyi geçinme istekliliği konusunda Batı ülkeleri ve Ukrayna giderek rahatsız oluyor. Bahsi geçen yerlerdeki çoğu kişi, Ukrayna'daki savaşın Erdoğan'ı, Putin ile olan duygusallığını yeniden gözden geçirmeye mecbur bırakacağını ummuştu. Onun yerine menfaat ve çıkarlar galip geldi. Türkiye, Ukrayna'ya SİHA satışı yaptı ve Rus savaş gemilerinin Karadeniz'e geçişini durdurdu fakat Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara karşı geliyor ve açıkça Rusya ile ilişkiler geliştiriyor. Türk medyasındaki bir rapora göre Gazprom'un da içinde bulunduğu düzinelerce Rus şirketi, Avrupa'daki genel merkezlerini Türkiye'ye taşımayı planlıyor.  


Ukrayna'da savaşın başlangıcındaki bir iki kelimelik kınamanın haricinde Türkiye, Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdü. Rusya Dış İşleri Bakanı Sergei Lavrov bu ay Ankara'yı ziyaret ettiğinde Türk mevkidaşı, Rusya Ukrayna limanlarındaki ablukayı kaldırırsa Batı ülkelerinin Rusya'ya olan yaptırımları hafifletebileceği önerisinde bulundu. Lavrov, Rusya'nın Ukrayna'yı neo-Nazilerden kurtarmak için işgal ettiği iddiasını yeniden dile getirdiğinde, mevkidaşı bir şey söylemedi. 


Erdoğan'ın İsveç ve Finlandıya'nın NATO'ya katılımını engelleme hamlesi Türkiye'nin NATO'daki pozisyonuna daha da zarar verdi. Güçlü adam Nordik ülkelerin bazı PKK üyesi suçluların iadesini ve Türkiye'ye karşı kısmi silah ambargosunun kaldırılmasın istediğinin sinyallerini vermiş oldu. Erdoğan, Amerikayla da vetoyu geri çekme karşılığında suçlu iadesi için pazarlık yapabilir. Rusya ile de tam tersi şekilde anlaşma yapabilir. Erdoğan, prensip olarak ara sıra NATO genişlemesine düşmanmış gibi konuşur.  Geçenlerde The Economist'in konuk yazar köşe yazısında Erdoğan, Finlandiya ve İsveç'i NATO'ya katılmayı talep ederek NATO'nun gündemine "gereksiz madde" eklemek ile suçladı.  


Erdoğan, seçmenlerin dikkatini hızla artan enflasyonun (resmi olarak %70'nin üstünde ölçülen) birikimlerini ve maaşlarını silip süpürmesinden dolayı küçülen alım güçlerinden başka bir yere çekmek için bir takım dış krizin gerektiği sonucuna varmış olabilir. Mayıs sonunda Erdoğan, Suriye'deki Kürt kuvvetlerine karşı yeni bir operasyon konusunda uyarıda bulunmuştu. Rusya ya da Amerika'nın veya her ikisinin de itirazlarından dolayı bu tarz planları rafa kaldırmak zorunda kaldığından beri Erdoğan, Türkiye'nin batısını sarmalayan Yunan adalarının silahsızlandırmasını talep ederek Yunaninstan'ın üzerine oynuyordu.  Erdoğan aynı zamanda, Yunanistan'daki Amerikan üslerinin (Amerikan kuvvetlerinin kendisini barındıran) Türkiye'ye tehdit teşkil ettiğini öne sürdü. Bu kuru gürültüden başka bir şey değil ve sona ermesi gerek. Ancak Avrupa'da savaş şiddetlenirken Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine engel olmanın, Erdoğan geri adım atsa bile, sonuçları olmalı. İsveç, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği umutlarını ayakta tutan bir kaç ülkeden biriydi.  O destek artık gitti.


Tartışma Erdoğan'ın milliyetçi tabanını gaza getirirse, bu Erdoğan’ın ödemeyi göze alacağı bir bedel olabilir.  Çoğu ılıman Türkün yanı sıra ana akım Türk siyasiler PKK'yı tamamıyla bir güvenlik tehdidi olarak görüyor ve uzun süredir Batı'yı Türkiye'nin PKK hakkındaki endişelerini ciddiye almadığı konusunda eleştirdi.   Türkiye özellikle Amerika'nın IŞİD'in halifeliğini devirmek için PKK'nın Suriye kanadı ile iş birliği kararına sert tepki gösterdi. Bu sırada Batılı ülkeler,  kürtler'e talep ettikleri hakları vermeyi reddederek PKK'nın ortaya çıkmasındaki suçun büyük kısmının Türkiye'de olduğunu düşünmektedir. Ayrıca kim terörist kim değil karar verme konusunda Erdoğan'a güvenilmeyeceğini anladılar. Bürokratlar, akademisyenler, barışçıl protestocular ve Kürt siyasetçilerin içinde bulunduğu binlerce insanı damgalayarak ve genellikle onları silahlı militanlarla aynı hapishanelere atarak Erdoğan, Türk Lirası'na yaptığı gibi terörist kelimesinin de anlamını yok etti. 


Türkiye ve Batılı ülkeler bu konuda hiç bir zaman yüz yüze gelmeyecekler ve Erdoğan'ın maskaralıkları, Türkiye'ye en büyük tehdidin Rusya değil Batı olduğunu öne sürme alışkanlığı işleri daha da kötüleştirmekten başka bir şey yapmayacak. Güncel bir araştırmaya göre, Türklerin %60'ı NATO'ya üyeliği desteklese de %65'i şimdiden NATO'ya güvenmediğini söylüyor.


Asla, asla deme.

Bu sözlerin hiçbiri Türkiye ve NATO ilişkilerinin sonunu getirmez. Batılı ülkeler, Finlandiya ve İsveç'e güvenlik garantisi sağlayarak Türkiye'nin vetosunu aşmak için çalışacaklar. Bu Türkiye'yi NATO'da etkisiz eleman olarak bırakabilir fakat Türkiye'nin NATO'dan ayrılması ya da çıkarılması hala bir rüyadan ibaret.  Avrupa'daki Amerikan kuvvetlerinin eski bir komutanı Ben Hodges Şöyle not düşüyor; Türkiye, Suriye'deki savaşta ön saflarda yer alıyor ve Orta Doğu'daki diğer çatışmalara daha yakın. Rusya'nın yakın zamandaki bütün savaşlarının merkezi olan Karadeniz'e girişi kontrol ediyor. Orta Asya ve Avrupa arasında özellikle enerji alanında bir ticaret koridoru olarak hizmet ediyor.  "Türkiyesiz bir NATO'yu düşünmek bile istemiyorum," diyor. 


Özellikle Rusya Ukrayna savaşından sonra Türkiye'nin NATO'nun sağladığı caydırıcılık gücünden vazgeçme gibi bir niyeti yok. Türkiye'nin eski NATO daimi temsilcisi Tacan İldem "bunun olacağına inanmıyorum" diyerek güvenilir bir alternatif olmadığını dile getirdi.    Erdoğan olmasa bile Türkiye muhtemelen NATO için bir baş ağrısı olmaya devam edecek. Fakat o, NATO'nun katlanması gereken bir baş ağrısı.




Kaynak:https://www.economist.com/europe/2022/06/16/is-turkey-more-trouble-to-nato-than-it-is-worth





Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Roust